Kutsal Geometri

Yapılarda Kullanılan Kutsal Geometri

Doğal olarak oluşan bazı şekil ve formlar gizemli bir şekilde insan gözüne hoş gelir. Örnekler arasında bir nautilus kabuğunun zarif girdabı, mineraller aleminin kristal yapıları ve kar taneleri ve çiçeklerde bulunan dikkat çekici desenler sayılabilir. Ancak bu formların dikkatimizi çeken yalnızca konusu değildir. Toplam yapıyı oluşturan bireysel parçaların orantılı düzenlemeleri de aynı derecede önemlidir. Aynı şey farklı sanat formları için de geçerlidir; bunun iyi bir örneği klasik resimdir. Avrupa'da Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinde birçok ressam, resimlerinin ilk tasarımlarını belirli geometrik formüllere göre ortaya koydu. İslam dünyasındaki heykeltıraşlar ve ressamlar da aynısını yaptı. Bir tablonun çerçevesi içindeki öğelerin konumu, konunun kendisi kadar önemli görülüyordu. Avrupalı ​​klasik ressamların bu konumlandırma formüllerini, onları eski Mısırlılardan almış olan Yunanlıların ve Arapların gizem okullarından miras aldıkları söyleniyor. Peki Mısırlılar bu bilgiyi nereden aldılar?

Mısırlılar ve diğer antik kültürler bu geometrik formülleri doğal dünyayı dikkatle gözlemleyerek elde ettiler. Bu bilgi dalına kutsal geometri diyoruz ve onun etkisini sadece resimde değil aynı zamanda dini mimarinin belirli tarzlarında da görüyoruz. Paul Devereux bu konuyu şöyle tartışıyor:

Enerjiden maddenin oluşumu ve evrenin doğal hareketlerine, moleküler titreşimden organik formların büyümesine, gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin hareketlerine kadar bunların tümü, kuvvetin geometrik konfigürasyonları tarafından yönetilir. Doğanın bu geometrisi, dünyadaki pek çok antik kutsal mabedin tasarımında ve inşasında kullanılan kutsal geometrinin özüdür. Bu türbeler yaratılış oranlarını kodlar ve dolayısıyla evreni yansıtır. Antik tapınaklarda bulunan ve kutsal geometrinin matematiksel sabitlerine göre geliştirilen ve tasarlanan belirli şekiller aslında belirli titreşim modlarını toplar, yoğunlaştırır ve yayar. Örneğin, bir piramit şeklinin belirli bir yapısal geometrisi ve kesin yön yönelimi, piramidin içerdiği alanın elektromanyetik özelliklerini tamamen değiştirir. Üç boyutlu yapı ve titreşim, gizemli bir şekilde de olsa kesinlikle bağlantılıdır. Bu, müzik enstrümanı yapımcıları tarafından iyi bilinmektedir. Antik tapınakların yapımcıları tarafından da biliniyordu. Bazı şekiller, elektromanyetik spektrumda kaydedilemeyecek kadar ince kozmik frekanslarla rezonansa girer. Titreşimin inceliği güçlü etkisinin anahtarıdır. Bu, homeopatinin ardındaki konsepte benzer; uygulama ne kadar hafif olursa yanıt da o kadar büyük olur. (12)

Kutsal geometri temel olarak sayıların birbirine oranıdır: 1:2, 2:3, 4:5. Bu sayısal oranlar üç boyutlu bir forma dahil edildiğinde dünyadaki en zarif ve çekici mimariye sahip oluyoruz. Bu oranlar sesler alanında ifade edildiğinde, Hint ragalarının aşkın ve dönüştürücü müziğini, Tibet imalı ilahilerini, Gregoryen ilahilerini, Afrika davullarını ve Bach, Mozart ve diğer Avrupalı ​​klasik bestecilerin başyapıtlarını ortaya çıkarırlar. Goethe bir keresinde "Mimarlık donmuş müziktir" demişti. Goethe, müzikal oranlar ile bunların biçim ve yapıya uygulanması arasındaki ilişkiyi bu ifadeyle tanımladı.

Geometrideki ve doğadaki tüm formlar uyumlu olmasa da, göze en güzel gelen formlar harmonik seriye bağlı kalıyor. Özellikle oktav (2:1), dörtlü (4:3), beşli (3:2) ve üçlü (5:4) bazlı oranları ifade eden formlar görsel açıdan uyumlu formlar oluşturuyor. Mimarlık yaratmak için bu harmonik oranları kullanma bilgisi, Mısır ve Yunanistan'ın antik gizem okulları için çok önemliydi. Bu konuları otuz üç yıl boyunca Mezopotamya ve Mısır'da gezip inceleyerek öğrenen Pisagor, bu kutsal geometrinin Yunanlılara ve dolayısıyla Batı medeniyetine tanıtılmasında özellikle etkili olmuştur.

Altın Oran veya Altın Oran olarak bilinen kutsal bir geometrik oran, eski mimarlar için önemliydi. Altın Oran, bütünün büyük parçaya oranının büyük parçanın küçüğe oranına eşit olduğu geometrik orandır. Dolayısıyla a:b = b:(ab). Altın Oran genellikle majör altılı (3:5) ve küçük altılı (5:8) içindeki oranlarla ilgili oranları içerir. Atom fizikçileri, kimyagerler, kristalograflar, biyologlar, botanikçiler ve gökbilimciler aynı oranların evrenin temel matematiksel çerçevesi olduğunu bulmuşlardır. Oranlar aynı zamanda insan bedeninde ve zihninde de mevcut olup, belki de kutsal mimarinin ve kutsal müziğin insan organizması üzerindeki derin ve dönüştürücü etkilerini açıklamaktadır. Eski bir Hindu mimari sutrası şöyle der: "Evren tapınakta orantı biçiminde mevcuttur." Dolayısıyla kutsal geometriyle oluşturulmuş bir yapının içinde olduğunuzda, evrenin bir modelinin içinde olursunuz. Kutsal alanın titreşimsel kalitesi böylece bedeninizi ve zihninizi evrenle uyumlu hale getirir.